Bu Blogda Ara

31 Ağustos 2016 Çarşamba

Mallorca'da Büyüleyici Bir Hafta

Hola!

Muhteşem bir tatilin ardından bomba gibi döndüm demek isterdim ama öyle bir tatilden sonra işe dönmek beni bunalıma soktu demek daha dürüstçe olur. Tek tesellim güzel ve çıplak ecnebi hatunlarının arasından kocamı sağ salim kurtarıp evime dönebilmiş olmak:) Tatilimizi sizlerle detaylarıyla paylaşmak istiyorum, Böylece Mallorca'ya seyahat etmek isteyenler için de rehber niteliğinde olabilir.









Tatili bundan yaklaşık 6 ay kadar önce planladık. Dolayısıyla neredeyse yarı fiyatına bir tatil yapmış olduk. Ama hamilelik durumunu öngöremedik tabi, şansımız varmış seyahat yasağım olan bir döneme denk gelmedi. İstanbul'dan direk Mallorca uçuşu yok, Barcelona veya Madrid üzerinden aktarma yapmak gerekiyor, biz Barcelona'yı tercih ettik.Önce www.skyscanner.com üzerinden uçak biletlerimizi aldık, sonra www.booking.com sitesinden otel rezervasyonlarımızı yaptırdık ve son olarak http://www.rentalcars.com/ sitesi aracılığıyla araç kiraladık. Bunlar arasında tek memnuniyetsizliğimiz araç kiraladığımız OK rent a car bürosunun havaalanına 5 dk uzaklıkta olmasıydı, aracı alanda alacağımızı sandığımız için biraz şaşırdık ama havaalanı çıkışında bizi bekleyen bir görevli valizlerimizi alıp, aracı teslim alacağımız noktaya götürdü. Fiat 500 S kiraladık, hem tatilimizin ruhuna uydu, hem de boyut olarak küçük olması sebebiyle park sıkıntısı yaşatmadı. Adanın büyüklüğüne inanamadık, 7 günlük tatilimizde dolaş dolaş bitiremedik. Dolayısıyla bu adaya gidecekseniz mutlaka araç kiralayın.
Otelimiz ise Palma de Mallorca'da, yani merkezdeydi. Hotel Sercotel Zurbaran, temiz olması, nispeten ekonomik olması ve merkezde olması sebebiyle tercihimiz oldu. Aşağıda otelimizden aracımızın görüntüsünü paylaşıyorum. Gezilecek çok fazla koy olduğundan hepsine eşit mesafede olmak ve günün sonunda merkeze dönüp, akşam yemeklerimizi çeşitli mekanlarda yiyebilmek açısından oldukça doğru bir tercih oldu. 






Hava sıcaklığı 27-30 derece aralığındaydı. İnsanı hiç bunaltmayan, nemli olmayan muhteşem bir havası var, beni 6. ayına girmiş bir hamile olarak öğle sıcağında dahi rahatsız etmedi.


Gelelim o muhteşem sahillerine...



Es Trenc




Bembeyaz kumu, turkuaz rengi deniziyle mutlaka görülmesi gereken, cidden büyüleyici bir sahil. Biz sabahları erkenden kalkıp gittiğimiz için hiç bir sahilde yer sıkıntısı yaşamadık. Mallorca'nın tüm plajlarında olduğu gibi Es Trenc'de de hem kiralık şezlong ve şemsiyeler var hem de boş alanlara kendi şemsiyeniz ve havlunuzla konuşlanabiliyorsunuz.iki şezlong ve şemsiye kiralama bedeli 19 euro idi. Biz tüm günü orada geçireceğimiz için her plajda mutlaka kiraladık. Arka taraflarda yemek yiyebileceğiniz, içki alabileceğiniz cafe ve restaurantlar var.  Biz yemekleri pek beğenmedik ama o denizde yüzmek  her şeye değerdi. Bu arada bol bol masaj yapmak için gezinen  Tai'li masörler ve masözler var(yanılmıyorsam 10 euro idi) aklınızda bulunsun. Plaj tamamen nudistlerin istilasına uğramış, fazla çıplaklıktan neye uğradığımızı  şaşırdık açıkçası:)

Bu ilk günde yaşadığımız tek acı hatıra arabanın camında bulduğumuz 80 euro'luk otopark cezası oldu.  Plaja yakın bir yere arabayı park etmiştik ve otopark biletlerinin alındığı makinaları da görmedik. Tüm gün 6 euro eden otopark bedeli, acemiliğimizle bize 80 euro'ya mal oldu. Tek bir görevli bile bulamadığımızdan telafisi de olmadı. Siz siz olun otopark konusunda çok dikkatli davranın. 

Calo Des Moro

Araç için park sorunu yaşamadan ve ücret ödemeden, doğrudan  tepedeki manzaraya koştuk. Burası adeta gizli bir cennet... Gözlerimize inanamadık. Aşağıya inip suya atlamak için çocuk gibi heyecanlandık. Ancak her güzel şeye ulaşmanın dikenli yolu oluyor maalesef. Dünyanın merdivenini indik, inmesi iyi de bir de dönüşte o merdivenleri çıkmak hamile halimle beni nefes nefese bıraktı. 











 Plajda yer bulmak çok zor sadece denize girip, belli bir saatten sonra oradan ayrılmak daha akıllıca geldi bize. Şezlong ve şemsiye olmadığından uzun süre dayanmak zor olurdu zaten. Denizin nasıl muhteşem olduğunu anlatmama gerek yok sanırım, zira fotoğraflar her şeyi anlatıyor. Uzun lafın kısası Mallorca'ya giderseniz burayı kesinlikle es geçmemelisiniz. Bizim hafızamızdan silinmeyecek bir iz bıraktığı kesin...

Cala Santanyi

Dediğim gibi tüm günü Cala Des Moro'da geçiremediğimizden öğlen ayrıldık ve haritada yakın noktada Cala Santanyi'yi seçtik. Burası daha aile plajı gibiydi sanki. Kumda top oynayan çocuklar, gençler, kalabalık gelmiş aileler... Keyifli Restaurant ve cafeleriyle şirin bir koy... Burada şezlong ve şemsiyeler var, yanlış hatırlamıyorsam 12 euro idi fiyatı. Her plajda olduğu gibi burada da beyaz kum var ama deniz diğerleri kadar berrak ve güzel değildi. Otopark ücretli değil ancak erken gidip yer bulmak gerekiyor.


                      



Buradaki cafelerden birinde yukarıda gördüğünüz olive&bread yanında yerli içkileri olan Sangria'dan tadalım dedik. Sangria meyveli bir şarap kokteyli, içinde rom ve votka da var. Oldukça lezzetliydi, mutlaka deneyin derim... Bir başka restaurantta öğleden sonra yemek de yedik ama bayılmadık açıkçası. Zaten benim seçeneklerim de kısıtlı olduğundan yemek bulmak konusunda epey zorlandık.








Cala Mayor/Pelicano Beach

Cala Mayor merkeze yakın bir konumda olduğundan otelimizden çıkıp hemen ulaşabildik. Arabayı cadde üzerinde uygun olan bir yere parketmek gerekiyor ve hemen plaja inebiliyorsunuz. Burada da şezlong ve şemsiye fiyatları 13 euro kadardı.








Bu plaj Antalya'da büyümüş biri olarak beni çok da etkilemedi açıkçası, ama deniz her plajında olduğu gibi yine çok güzeldi. Burada kocamın mutlaka denemek istediği ünlü paella'sını sipariş ettik.
Hatırlamak bile istemiyorum o kokuyu ve tadı, hamilelerin asla tahammül edebileceği bir koku değil, kocamın da beğendiği söylenemez zaten.



Alcudia/Platja De Muro

Adanın bir de kuzeyini görelim dedik ve Alcudia'ya da gittik. Kuzeyde kaldığı için pek tavsiye edilmiyordu ama beklentimizin üzerinde çıktı, Burada yerliler plajda gezinerek hindistan cevizi, mango ve ananas satıyorlar. Mutlaka alın oldukça lezzetliydi. Deniz belli bir saatten sonra biraz dalgalanıyor, durgun deniz sevenler hiç uğramasın...








Biz en beğendiğimiz plajlarda 2'şer gün vakit geçirmeyi tercih ettiğimiz için bu kadarıyla yetindik. Siz başka koy veya plajları gömeyi tercih edebilirsiniz elbette, çünkü ada gezmekle bitmeyecek kadar büyük.



Biraz da şehir merkezi ve gezdiğimiz diğer tarihi mekanlardan bahsetmek istiyorum...


Katedral, şehrin tam göbeğine taht kurmuş ve gece de gündüz de inanılmaz heybetli ve güzel gözüküyor. Havaalanından çıkıp merkeze doğru giderken insanı büyüleyen bir havası var. Katedral'in gece ve gündüz karşıdan görünüşü bu şekilde.









Merdivenleri tırmanıp yukarı çıktığınızda büyük bir meydana çıkıyorsunuz yine. Katedral girişi de oldukça renkli dükkanlar ve cafelerle çevrili. Belli gün ve saatlerde açık olduğundan, giderseniz mutlaka saatleri kontrol edin.





Katedral'den çıkınca merkeze doğru inen ara sokaklarda yürümek çok keyifliydi, onlarca incik boncuk, hediyelik eşya satan ufak dükkanlar var.






Castel de Bellver yani Bellver Kalesini de gezi planımıza dahil ettik. İyiki gitmişiz üst kata çıktığınızda tüm Mallorca ayaklarınız altında uzanıyor, izlemeye doyamadık. Kale'ye giriş için de ufak bir ücret ödemeniz ve açık olduğu saatlerde gelmeniz gerekiyor. Yanlış hatırlamıyorsam haftaiçi 19:30'a kadar ziyarete açık.





Şehir merkezi, mağazalar, restaurantlar bırakıp gelmek istemeyeceğim kadar güzeldi. Elbette bol bol alışveriş yaptım. 










 Multi opticals adlı mağazalar zinciri favorim oldu, başımı döndürecek güzellikte güneş gözlükleri aldım. Uzun süre Türkiye'ye gelmesini beklediğim meşhur KİKO'dan bol kozmetik alışverişi yaptım, bir de Dior ve parfüm alışverişlerim oldu. Bunlarla ilgili ayrı ayrı detaylı yazılar yazacağım zaten.









Bir çok yerde yemek yedik, ayrı ayrı yazmıyorum. Ama ünlü bir yer vardı ki tatlı yemek için mutlaka uğramak gerekiyor. Ca'n Joan De Saigo... Köklü ve oldukça eski bir mekan, Özellikle dekorasyona dokunulmamış, eski haliyle bırakılmış. Biz bir süre kapıdaki kuyrukta bekledik burada tatlı yemek için. Yerel pastası ve sıcak çikolatası öyle lezzetliydi ki, bir daha herhangi bir yerde rastlayabileceğimizi hiç sanmıyorum.





Bir akşamüstü de şu çılgın geceleriyle meşhur Magaluf bölgesine geçtik. Hamile olduğumdan ne yazıkki eğlenemedik, gezip gördüğümüzle kaldık:) Avrupa'nın en büyük açık hava diskosu olan BCM buradaymış, en azından görmüş olduk:) Magaluf plajı da oldukça düzenli ve güzeldi. Fazla detaylandırmak istemiyorum, çünkü gidecek olursanız sizin için biraz gizemli kalsın isterim...






Son gün feribotla İbiza'ya da geçtik ama açıkçası pek bir şey anlamadık. Ben hamile olduğumdan eğlenceyle işimiz yok, denizinin de Mallorca'dan hiç bir farkı yok ve Mallorca'ya göre oldukça küçük bir ada. Çıplaklıktan da bana fenalık geldiğinden koşarak uzaklaşmak istedim:) Aşağıda gördüğünüz  İbiza Talamanca denizinden çektiğim bir kare. Bekarlar için cidden renkli bir yer, Mallorca'ya giderseniz feribotla 1 gün de olsa ziyaret edin. Sırf Sant Antonio'da güneşin batışını izlemek için bile değer...





Tatil dönüşü işlere yoğunlaştığımdan ve bebek odası  hazırlıklarına başladığımızdan yazı biraz gecikti. Daha size anlatacak çok şey var, hem bebek alışverişi hem kozmetik ve giyim alışverişlerim için ayrı ayrı yazılar hazırlayacağım, bir de vakit yaratabilsem...

Bir sonraki yazıyla buluşuncaya kadar hoşçakalıın!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder